Yargıçlar, hukuk ve özgürlük
(Eser Karakaş Makalesi)
Star Gazetesi ? Eser Karakaş ? 02.5.2008
Günümüzde hukuku sadece parlamentolar, uluslararası sözleşmeler değil önemli bir ölçüde de yargıçlar yapıyorlar.
Hukuku önemli bir ölçüde yargıçların yapıyor olması ülkelerin bir yargıçlar yönetimi altına giriyor olması demek değil.
Hukuk metinleri çok kısa, dar metinler ve bu metinlere ruhunu yargıçlar veriyor ve muhtemelen gelecekte daha da fazla verecekler.
Önemli olan yargıçların bu kısa, dar ve mutlaka yorumlanması gereken metinleri özgürlükler, bireysel özgürlükler lehine yorumlamaları; yasa ya da anayasa maddelerinin yargıçlar tarafından özgürlükçü bir biçimde yorumlandığı ülkeler ve yurttaşları daha özgür ve bu özgürlük üzerinden de daha zengin ülke ve yurttaşlar oluyorlar.
Aynı ya da benzeri maddelerin yargıçlar tarafından dar, kısıtlayıcı, anti-bireysel özgürlük doğrultusunda yorumlanan ülkeler ve yurttaşlar daha kavruk ve daha fakir oluyorlar.
Mesele bu kadar netleşmeye başladı çağımızda.
* * *
Geçtiğimiz Pazar günü Star televizyonunda Sayın Ruhat Mengi?nin sunduğu ?Her açıdan? programını izledim; tartışmalar bir biçimde yargıçlar ve yargıçların verdiği kararların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi?ne ne ölçüde dayalı olduğu konusuna geldi.
Bilindiği gibi ülkemizde 2004 anayasa değişikliği ile Anayasa?nın 90. maddesinin son paragrafı temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren konularda uluslararası sözleşme hükümlerinin kanunların üzerinde olduğu hükmünü getiriyor ve bu alanlarda yargıçları mesela AİHM kararlarını doğrudan uygulama mecburiyeti altına sokuyor.
Bu anayasa değişikliği kanımca 2002 sonrası gerçekleşen en önemli ve olumlu değişiklik.
TV programına katılan panelistlerden biri ülkemizde yargıçların AİHM kararlarını, Anayasa?nın 90. maddesinin amir hükmüne rağmen uygulamadıklarını dile getirdiğinde başka bir panelist, YARSAV (Yargıçlar ve Savcılar Birliği) Başkanı Cumhuriyet Savcısı Sayın Ömer Faruk Eminağaoğlu bu eleştirinin haksız bir eleştiri olduğunu, binlerce AİHM kararının Türkçe?ye tercüme edilmesi için Adalet Bakanlığı?na başvurduklarını ama henüz tatmin edici bir sonuç alınamadığını ifade etti.
Yargıç ve savcılarımızın önemli bir bölümü bir hukuk kararını okuyabilme düzeyinde yabancı dil bilemedikleri için Sayın Eminağaoğlu?nun eleştirisi haklı gibi duruyor.
Ama sadece ilk bakışta.
Yargıç ve savcılara yönelik eleştirilerin önemli bir bölümü temel hak ve özgürlüklerle ilgili kararlarda, ifade özgürlüğü, mesela TCK 301 konusunda geliyor.
Doğrudur bu alana ilişkin AİHM?in sayısız kararı vardır ve içtihat üstelik her geçen gün de gelişmektedir ve yabancı dile çok hakim olmayan yargıçların bu süreci izlemesi zordur ve Adalet Bakanlığı?nın bu tercüme işini daha ciddiye alması gerekir.
Ama, ifade özgürlüğü konusunda AİHM?in vermiş olduğu sayısız karar içinde bir tanesi, 1984 tarihli Handyside kararı tüm diğer kararların bir anlamda belirleyicisi olmuş referans bir karar.
Bu Handyside kararına giden süreç karmaşık ama Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bu kararının sonunda, Avrupa?da ifade özgürlüğünün ne anlama geldiğini çok net ve çarpıcı bir biçimde koyuyor; kararın belirleyici cümlesi mealen şöyle: ?İfade özgürlüğü, toplumun ve devletin kolayca kabullendiği görüşlerle sınırlı değildir; ifade özgürlüğü kavramının özü, toplumun büyük çoğunluğunu sarsıcı, rendice edici, rahatsız edici, şoke edici görüşlerin de dile getirilebilmesidir.?
Bu karar doğal olarak ifade özgürlüğü konusunda tek karar değil yani yargıçlarımız için tüm bu kararların tercüme edilmesi esas ama eminim yargıçlarımızın masasında sadece Handyside kararının türkçesi olsa ve yargıçlarımız kararlarını bu kararda dile getirilen ilke doğrultusunda verrmeyi içselleştirseler Türkiye?de önemli sıkıntıları geride bırakır, ifade özgürlüğü davalarında yurttaşlarımızı mahkemelerde süründürmez, dünyaya rezil olmaz idik.
Ve Hrant Dink 301?den mahkum edilip afişe edilmemiş ve belki de bugün aramızda olurdu.
Star Gazetesi ? Eser Karakaş ? 02.5.2008
http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=155954