|
|
|
Reklam Alanı |
|
|
Host - Sponsor |
|
|
EVRİM ÇİFTÇİ/Türkiye Davası |
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı
EVRİM ÇİFTÇİ/Türkiye Davası*
Başvuru No: 59640/00
Strazburg
29 Kasım 2005
OLAYLAR
Başvuran, 15 Ocak 1997 tarihinde İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından yasadışı örgüt DHP (Devrimci Halk Partisi) üyesi olma suçuyla yakalanarak gözaltına alınmıştır.
Başvuran, 19 Ocak 1997 tarihinde DHP?ye bağlı olduğunu teyit eden belgeyi imzalamıştır.
Başvuran 29 Ocak 1997 tarihinde önce İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Cumhuriyet Savcısı, ardından DGM yetkili hakimi karşısına çıkarılmış, yetkili hakim kararıyla tutuklu yargılanmasına karar verilmiştir.
Cumhuriyet Savcısı ve yetkili hakim karşısında başvuran hakkında yapılan suçlamaları reddetmiştir.
Cumhuriyet Savcısı 3 Nisan 1997 tarihinde başvuranı silahlı bir çeteye katılma suçu ile itham etmiş, TCK?nın 169. ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu?nun 5. maddeleri uyarınca mahkumiyetini talep etmiştir.
Başvuran 6 Haziran 1997 tarihinde şartlı salıverilme hakkından yararlanmıştır.
DGM, 19 Ekim 1998 tarihli bir kararla başvuranı üç yıl dokuz ay hapis cezasına çarptırmıştır. Mahkeme kararında, kanıt unsurlarının, arama tutanaklarının ve bilirkişi raporlarının Cumhuriyet Savcısı?nın iddialarını teyit eder nitelikte olduğuna hükmetmiştir.
Başvuran Yargıtay?da temyize gitmiştir. Yargıtay 28 Şubat 2000 tarihinde İlk derece mahkemesi?nin kararını onamıştır.
HUKUK AÇISINDAN
I. AİHS?NİN 6 § 1. MADDESİ?NİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI
Başvuran, bünyesinde askeri bir hakimi bulundurması nedeniyle İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi?nin tarafsız ve bağımsız bir mahkeme niteliğini taşımadığını ve adil bir yargılama güvencesini sağlayamayacağını iddia etmektedir.
* Dışişleri Bakanlığı Çok taraflı Siyasî İşler Genel Müdürlüğü tarafından Türkçe?ye çevrilmiş olup, gayrıresmî tercümedir.
Başvuran, İlk derece mahkemesi?ndeki yargılama sırasında avukat bulundurma hakkından yararlanamaması nedeniyle davanın hakkaniyete uygun olmadığını iddia etmekte, bu doğrultuda AİHS?nin 6 § 1. maddesini öne sürmektedir.
A. Kabuledilebilirlik hakkında
Hükümet, DGM?nin bağımsız ve tarafsız bir yapıda olmadığına ilişkin şikayetle ilgili nihai kararın yine bu mahkeme tarafından verildiğini ifade etmektedir. Hükümet bu doğrultuda olayların meydana geldiği dönemdeki iç hukuka göre Yargıtay?ın Devlet Güvenlik Mahkemeleri?nin yapısına dair görüş bildirme yetkisinin bulunmadığını, temyiz başvurusunun iç hukukta bu sorunu giderecek etkili bir başvuru olmadığını savunmaktadır. Bu nedenle başvuranın DGM?nin 19 Ekim 1998 tarihinde vermiş olduğu kararından itibaren altı ay içerisinde başvuruda bulunması gerekirdi.
Başvuran bu tespite karşı çıkmaktadır.
AİHM, benzer şikayetlerin Özdemir-Türkiye davasında da dile getirildiğini hatırlatmış, (no:59659/00 § 26, 6 Şubat 2003) bu neticeyi değiştirecek hiçbir unsurun bulunmadığı sonucuna varmıştır. Dolayısıyla Hükümetin yapmış olduğu itiraz reddedilmektedir.
AİHM, mahkemenin bu yöndeki içtihatları (Bkz. Incal-Türkiye kararı 9 Haziran 1998, 1998-IV ve Çıraklar-Türkiye kararı, 28 Ekim 1998, 1998-VII) ve mahkemeye sunulan unsurlar ışığında başvurunun esas bakımından incelenmesi gerektiğine itibar etmekte ve başvuruyu kabuledilemez bulmak için bir gerekçe bulunmadığını eklemektedir.
B. Esasa ilişkin
1. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi?nin bağımsızlığına ve tarafsızlığına ilişkin
Mahkeme daha önceki kararlarda buna benzer pek çok şikayetlerin dile getirildiğini ve bunların AİHS?nin 6 § 1. maddesinin ihlali ile sonuçlandığını belirtmektedir. (Bkz. söz edilen Özel kararı, §§ 33-34, ve Özdemir kararı, §§ 35-36).
AİHM, mevcut davada Hükümetin davanın seyrini farklı şekilde sonuçlandıracak hiçbir tespiti ve delili sunmadığını kaydetmekte, bunun yanı sıra aralarında askeri bir hakimin de yer aldığı Devlet Güvenlik Mahkemesi karşısında başvuranın TCK?ya dayalı suçlardan yargılanması konusunda endişe duymasının anlaşılabilir olduğu tespitinde bulunmaktadır. Başvuran, hakkında açılan davada Devlet Güvenlik Mahkemesi?nin kararını yabancı gerekçelere dayandırdığı şüphesini duyabilir. Bu nedenle başvuranın bu yargı makamının tarafsız ve bağımsız olmadığı yönündeki şüphelerinin dikkate alınması gerekmektedir. (sözü edilen Incal kararı s. 1573, § 72 ).
AİHM, başvuranı yargılayıp mahkum eden İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi?nin AİHS?nin 6 § 1. maddesi uyarınca bağımsız ve tarafsız bir mahkeme niteliğini taşımadığı sonucuna varmıştır.
2. Yargı Sürecinin adilliği hakkında
AİHM, daha önce de benzer kararlarda dile getirdiği üzere bağımsızlıktan ve tarafsızlıktan yoksun bir mahkemenin kendi yargısına tabi olan kişilere her halükârda adil bir yargılamayı garanti edemeyeceği hükmüne varıldığını hatırlatmaktadır.
Bu yöndeki bir ihlalin tespiti ışığında, Mahkeme başvuranın adil yargılanma hakkının ihlal edildiği şikayetini ayrıca incelemeyi gerekli görmemektedir. (Bkz. diğerleri arasında sözü edilen Çıraklar kararı, s. 3074, §§ 44-45).
II. AİHS?NİN 41. MADDESİ?NİN UYGULANMASI
A. Maddi ve Manevi Tazminat
Başvuran uğradığı maddi zararda takdiri AİHM?ye bırakmaktadır. Manevi zarar olarak, 50.000 Fransız Frangı (FF), yaklaşık 7.622 Euro talep etmektedir.
Hükümet bu miktarları aşırı olarak nitelendirmektedir.
İddia edilen maddi tazminata ilişkin olarak AİHM, Devlet Güvenlik Mahkemesi önündeki sürecin Sözleşme?nin ihlali meydana gelmeseydi nasıl sonuçlanacağına ilişkin bir yargıda bulunamayacağından başvuranlara bu yönde bir tazminat ödenmesini gerekli görmemektedir. (Findlay-İngiltere kararı, 25 Şubat 1997, s.284, § 85).
Manevi tazminatla ilgili olarak AİHM, olayların mevcut koşulları dikkate alındığında ihlal kararının tespitinin adil tazmin için başlı başına yeterli olduğuna karar vermiştir. (Sözü edilen Çıraklar kararı, s. 3074, § 49).
Sözleşme tarafından öngörülen bağımsızlık ve tarafsızlık koşullarını yerine getirmeyen bir mahkeme tarafından mahkumiyet kararı alındığında, ilgilinin talebi doğrultusunda yeni bir sürecin ya da yargılamanın başlatılması ilke olarak tespit edilen ihlalin giderilmesi bakımından uygun bir yöntemi oluşturur (Bkz. Öcalan-Türkiye Büyük Daire kararı, no: 46221/99, AİHM 2005-...).
B. Masraf ve harcamalar
Başvuran, masraf ve harcamalar için 10.000 FF, yani 1.524 Euro talep etmektedir.
Hükümet bu talebin kanıtlanmadığına itibar etmektedir.
Mevcut durumda sunulan deliller ve Mahkemenin bu yöndeki yerleşik içtihadı ışığında Mahkeme, başvurana AİHM nezdinde yapmış olduğu harcamalar için 1.500 Euro ödenmesini kararlaştırmıştır.
C. Gecikme Faizi
AİHM, Avrupa Merkez Bankası?nın marjinal kredi kolaylıklarına uyguladığı faiz oranına 3 puanlık bir artışın ekleneceğini belirtmektedir.
BU GEREKÇELERE DAYALI OLARAK, MAHKEME, OYBİRLİĞİYLE,
1. Başvurunun kabuledilebilir olduğuna;
2. İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi?nin bağımsızlıktan ve tarafsızlıktan yoksun olması nedeniyle AİHS?nin 6 § 1. maddesinin ihlal edildiğine;
3. AİHS?nin 6. maddesine ilişkin diğer şikayetin ayrıca incelenmesine gerek olmadığına;
4. Mevcut kararın adil tazmin için başlı başına yeterli olduğuna;
5. a) AİHS?nin 44 § 2. maddesi gereğince kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde, miktara yansıtılabilecek her türlü vergiden muaf, ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden Y.T.L.?ye çevrilmek üzere, Savunmacı Hükümetin başvurana masraf ve harcamalar için 1.500 (bin beş yüz) Euro ödemesine;
b) Sözkonusu sürenin bittiği tarihten itibaren ve ödemenin yapılmasına kadar, Avrupa Merkez Bankasının o dönem için geçerli faizinin üç puan fazlasına eşit oranda basit faizin uygulanmasına;
6. Adil tazmine ilişkin diğer taleplerin reddine;
KARAR VERMİŞTİR.
İşbu karar Fransızca olarak hazırlanmış ve AİHM?nin iç tüzüğünün 77 §§ 2. ve 3. maddelerine uygun olarak 29 Kasım 2005 tarihinde yazıyla bildirilmiştir.
|
|
|
|
|
|
|
Üyelik işlemleri |
|
Hukuk Arama Motoru |
|
Hukuk
Anketi |
|
Reklam
Alanı |
|
|