|
|
|
Reklam Alanı |
|
|
Host - Sponsor |
|
|
AYÇOBAN VE DİĞERLERİ/Türkiye Davası |
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Kararı
AYÇOBAN VE DİĞERLERİ/Türkiye Davası*
Başvurular no. 42208/02, no. 43491/02 ve no. 43495/02
Strazburg
22 Aralık 2005
USUL
1. Dava, İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Sözleşmesi?nin (?Sözleşme?) 34. maddesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti aleyhine, Ferman Ayçoban, Aziz Yiğit ve Şirin Meygil (?başvuranlar?) isimli Türk vatandaşları tarafından, 18 Kasım 2002 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi?ne yapılan üç başvurudan (no. 42208/02, no. 43491/02 ve no. 43495/02) kaynaklanmaktadır.
2. Başvuranlar, Diyarbakır Barosu?na bağlı avukat M. Özbekli tarafından temsil edilmiştir. Türk Hükümeti (?Hükümet?) AİHM huzurundaki işlemler için bir Ajan tayin etmemiştir.
3. 1 Kasım 2004 tarihinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Daire?lerinin yapısını değiştirmiştir (İç Tüzük 25 § 1. madde). Bu dava, yeni oluşturulmuş Üçüncü Daire?ye verilmiştir (İç Tüzük 52 § 1. madde).
4. 13 Ocak 2005 tarihinde, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başvuruları birleştirmiştir. Ayrıca, başvuruları kısmen kabuledilmez ilan etmeye karar vermiş ve suçlamaların niteliği ve nedenine ilişkin en kısa zamanda ve ayrıntılı olarak bilgi verilmemesine ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı?nın görüşlerinin başvuranlara bildirilmemesine ilişkin şikayetleri bildirmeye karar vermiştir. AİHS?nin 29 § 3. maddesi uyarınca, AİHM, başvuruların esaslarını kabuledilebilirliği ile birlikte incelemeye karar vermiştir.
5. Başvuranlar ve Hükümet kabuledilebilirlik ve esaslara ilişkin görüş bildirmişlerdir (İç Tüzük 59 § 1. madde).
OLAYLAR
I. DAVA OLAYLARI
6. Başvuranlar sırasıyla 1973, 1975 ve 1980 doğumludurlar. Türkiye?de Elazığ Hapishanesi?nde tutuklu bulundurulmuşlardır.
* Dışişleri Bakanlığı Çok taraflı Siyasî İşler Genel Müdürlüğü tarafından Türkçe?ye çevrilmiş olup, gayrıresmî tercümedir.
7. 14 Mart 1999 tarihinde, polis, Mardin?de Hizbullah tarafından hücre olarak kullanılan bir daireye baskın yapmıştır. Polis memurları, operasyonda, diğer şeylerin yanı sıra, üç bilgisayar hard diski ele geçirmişlerdir. Bu hard disklerde başvuranların isimleri Hizbullah üyeleri olarak kayıtlıdır.
8. 4 Haziran 1999 tarihinde, başvuranlar, Hizbullah üyeleri olmaları şüphesi üzerine, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi polis memurları tarafından yakalanmışlardır. Aynı tarihte, polis memurları, başvuranların yasadışı örgüt üyelerine karşı yürütülen bir operasyon sırasında tutuklanmış olduklarını ifade eden gözaltı tutanakları düzenlemişlerdir.
9. 5 Haziran 1999 tarihinde, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı, Mardin?deki baskında ele geçirilen eşyaları mahkeme gözetimine almak amacıyla bu eşyaların, içinde hard disklerin de kaydedildiği, bir listesini hazırlamıştır.
10. 11 Haziran 1999 tarihinde, başvuranlar polise ifade vermişlerdir, bu ifadelerde haklarındaki suçlamaları kabul etmişlerdir. Aynı tarihte, Savcı?nın ve ondan sonra Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi tetkik hakiminin huzuruna çıkarılmışlar, hem polis tarafından alınan ifadelerin doğruluğunu hem de haklarındaki bütün suçlamaları reddetmişlerdir. Tetkik Hakimi, başvuranların tutuklu yargılanmalarını hükmetmiştir.
11. 25 Haziran 1999 tarihinde, Savcı, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi?ne, Ceza Kanunu?nun 168 § 2. maddesi uyarınca, başvuranları Hizbullah üyeleri olmakla suçlayan bir iddianame sunmuştur.
12. Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi?ndeki duruşmalarda, başvuranlar, baskı altında alındığını iddia ederek polis ifadelerinin içeriğini reddetmişlerdir. Mahkeme, - yine aynı örgütün üyeleri olmakla suçlanan - M.Ç., M.P. ve A.Y. tarafından alınan polis ifadelerini başvuranlara okumuştur ve onlardan bunların üzerine yorumda bulunmalarını istemiştir. Başvuranlar bu kişileri tanımadıklarını ve ifadelerin aleyhlerinde olan kısımlarını kabul etmediklerini ifade etmişlerdir. Mahkeme ayrıca başvuranlara hard disklerin çıktılarını okumuştur ve onlara, bunlara yönelik karşı iddialarını sormuştur. Onlar bu belgelerin içeriğini reddetmişlerdir. Ayrıca, bilgisayar hard disklerinde adlarının nasıl yer almış olduğuna dair bir bilgilerinin olmadıklarını ifade etmişlerdir.
13. 27 Aralık 2001 tarihinde, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi, başvuranların polis ifadelerinin, örgütün bilgisayar verilerinden elde edilen bilgiler ve başka deliller tarafından desteklendiğini kaydetmiştir. Dolayısıyla, iddia makamının talebine uygun biçimde başvuranları sözkonusu suçtan mahkum etmiş ve onları on iki yıl ve altı ay hapis cezasına çarptırmıştır. Başvuranlar temyiz etmiştir.
14. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, yazılı görüşlerinde, mahkemenin, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi kararını onamasını tavsiye etmiştir.
15. 27 Mayıs 2002 tarihinde, Yargıtay, inter alia, Başsavcı?nın görüşünü gözönünde tutarak, Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi?nin kararını onamıştır.
II. İLGİLİ İÇ HUKUK
16. Sözkonusu zamanda ilgili iç hukukun açıklaması Göç ? Türkiye kararında bulunabilir ([BD], no. 36590/97, § 34, AİHM 2002-V).
HUKUK
I. AİHS?NİN 6. MADDESİNİN İHLAL EDİLDİĞİ İDDİASI
17. Başvuranlar, AİHS?nin 6 § 3 (a) maddesi uyarınca, haklarındaki suçlamaların niteliği ve nedeninin ayrıntılı olarak kendilerine bildirilmemiş olması gerekçesiyle adil yargılamadan yoksun bırakılmış olduklarını iddia etmişlerdir. Ayrıca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı?nın yazılı görüşlerinin kendilerine bildirilmediğinden, dolayısıyla karşı iddialarını ortaya koyma fırsatından yoksun bırakılmaktan şikayetçi olmuşlardır. AİHS?nin 6 §§ 1 ve 3. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
?1. Herkes, ? cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, ? bir mahkeme tarafından davasının ? hakkaniyete uygun ? olarak görülmesini istemek hakkına sahiptir.
3. Her sanık en azından aşağıdaki haklara sahiptir:
a) Kendisine yöneltilen suçlamanın niteliği ve nedeninden en kısa zamanda, anladığı bir dille ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek;
??
A. Kabuledilebilirlik
18. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi?nin 35 § 3. maddesinin anlamı dahilinde, bu şikayetlerin temelsiz olmadığını kaydeder. AİHM, ayrıca, şikayetlerin başka açılardan da kabuledilmez olmadığını kaydeder. Dolayısıyla, kabuledilebilir ilan edilmelidirler.
B. Esaslar
1. Suçlamaların niteliğinin ve nedeninin ayrıntılı olarak bildirilmemesi
19. Hükümet, başvuranlara yakalandıkları zaman haklarındaki suçlamaların bildirilmiş olduğunu belirtmiştir. Yakalanmalarını müteakip, yasal işlemlere uygun olarak, suçlamalar hakkında gerekli bilgileri içeren gözaltı tutanakları hazırlanmıştır. Buna ek olarak, başvuranlar, mahkemedeki konuşmalarında, haklarındaki suçlamalara ilişkin ayrıntılı ifadeler vermişlerdir.
20. Başvuranlar iddialarını sürdürmüşlerdir.
21. AİHM, AİHS?nin 6 § 3 (a) maddesinin sanığa, kendisine yöneltilen suçlamanın nedeninden, örneğin suçlandığı ve suçlamanın dayandığı fiiller, ve suçlamanın niteliğinden, örneğin sözkonusu fiillerin yasal sınıflaması, haberdar edilme hakkını tanıdığını anımsar. Buna ek olarak, suçlamanın niteliği ve nedeni hakkındaki bilgi, sanığın savunmasını uygun olarak hazırlamasını sağlayacak ölçüde yeterli olmalıdır.
22. AİHM, ilk olarak, yakalamadan sonra düzenlenen gözaltı tutanaklarının, suçlamalar hakkında bilgi içerdiğini ve başvuranlar tarafından imzalandığını kaydeder. AİHM, ayrıca, başvuranlar aleyhinde sunulan iddianamenin, başvuranların suçlandıkları suçlamaları belirlemelerini sağlayacak somut yeterlilikte olduğunu kaydeder. İddianame, şüpheli suçların ayrıntılı bir açıklamasını ve suç işlemeleri hakkında iddia edilen olayları içermiştir. Başvuranlar, yerel mahkemede bu kararlara itiraz edebilmekteydiler ve bu yönde avukatlar tarafından yardım görmüşlerdir. Bu şartlarda, AİHM, başvuranların haklarındaki suçlamalar konusunda tam bilgi aldıklarına dair bir şüphe olamayacağını değerlendirir.
23. AİHM, dolayısıyla, AİHS?nin 6 § 3 (a) maddesinin ihlal edilmediği kararına varır.
2. Cumhuriyet Savcısı?nın Yargıtay?a sunulan yazılı görüşlerinin bildirilmemesi
24. Hükümet, Cumhuriyet Başsavcısı?nın yazılı görüşünün Yargıtay üzerinde bağlayıcı bir nitelik taşımadığını belirtmiştir, zira Yargıtay, Savcı?nın görüşüne bakmadan, temyize ilişkin karar vermekte serbesttir. Hükümet, ayrıca, başvuranların temsilcisinin, her zaman dava dosyasına bakma ve dosyada ilgili belge hakkında bilgi edinme hakkı olduğunu ileri sürmüştür. Son olarak, Hükümet, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu?nun 316. maddesinin 27 Mart 2003 tarihli yeni düzeltmesine dikkat çekmiştir, bu madde, artık, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı?nın yazılı görüşünün taraflara tebliğ edilmesi gerektiğini öngörür.
25. Başvuranlar iddialarını sürdürmüşlerdir.
26. AİHM, aynı şikayeti geçmişte incelemiş olduğunu ve Göç ? Türkiye kararında (yukarıda anılan, § 14) AİHS?nin 6 § 1. maddesinin ihlalini tespit ettiğini kaydeder. O kararda, AİHM, Cumhuriyet Başsavcısı?nın görüşlerinin niteliğini ve başvurana cevap olarak yazılı görüşte bulunma imkanının verilmediği gerçeğini gözönünde tutarak, başvuranın karşılıklı işlemler hakkının ihlal edilmiş olduğu kararını vermiştir (loc. cit. § 55).
27. AİHM, bu davayı incelemiştir ve yukarıda belirtilen davadaki kararlarından sapmasını gerektirecek istisnai durumlar görmemiştir.
28. Dolayısıyla, AİHS?nin 6 § 1. maddesi ihlal edilmiştir.
II. AİHS?NİN 41. MADDESİNİN UYGULANMASI
29. AİHS?nin 41. maddesi şöyledir:
? Mahkeme işbu Sözleşme ve protokollerinin ihlal edildiğine karar verirse ve ilgili Yüksek Sözleşmeci Taraf?ın iç hukuku bu ihlali ancak kısmen telafi edebiliyorsa, Mahkeme, gerektiği takdirde, zarar gören tarafın hakkaniyete uygun bir surette tatminine hükmeder.?
A. Tazminat
30. Başvuranların her biri 30.000 Euro (Euro) maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.
31. Hükümet, talep edilen miktarların haddinden fazla ve haksız olduğunu iddia etmiştir.
32. AİHM, başvuranların, AİHS haklarının ihlali sonucunda maddi zarara uğradıklarını kanıtlamadıklarını kaydeder. Dolayısıyla, bu başlık altındaki talepleri reddeder. Ayrıca, başvuranların uğradığı herhangi bir manevi zarara karşı, ihlal tespitinin başlı başına yeterli tazmin oluşturduğunu değerlendirir.
B. Mahkeme Masrafları
33. Başvuranlar, ayrıca, AİHM?de yapılan mahkeme masraflarına karşılık 1.570 Euro talep etmiştir. Kanıtlayıcı herhangi bir belge sunmamışlardır.
34. Hükümet, talebin haddinden fazla ve asılsız olduğunu belirtmiştir. Hükümet, başvuranlar tarafından, iddialarını kanıtlamak için hiçbir makbuz veya başka hiçbir belgenin sunulmamış olduğunu iddia etmiştir.
35. AİHM, mevcut bilgilere istinaden kendi kararını vererek, bu başlık altında, 1.000 Euro tazminat ödenmesini makul değerlendirir.
C. Gecikme faizi
36. AİHM, gecikme faizi olarak, Avrupa Merkez Bankası?nın kısa vadeli kredilere uyguladığı faiz oranına üç puan eklemek suretiyle elde edilecek oranın uygun olduğuna karar verir.
BU SEBEPLERLE, AİHM OYBİRLİĞİ İLE
1. Suçlamaların niteliğinin ve nedeninin ayrıntılı olarak bildirilmemesi ve Cumhuriyet Başsavcısı?nın görüşlerinin bildirilmemesine ilişkin şikayetlerin kabuledilebilir olduğuna;
2. Cumhuriyet Savcısı?nın yazılı görüşlerinin bildirilmemesi dolayısıyla AİHS?nin 6 § 1. maddesinin ihlal edildiğine;
3. Suçlamalara ilişkin en kısa zamanda ve ayrıntılı olarak bilgi verilmemesi sebebiyle AİHS?nin 6 § 3. maddesinin ihlal edilmediğine;
4. Başvuranların uğradığı herhangi bir manevi zarara karşı, ihlal tespitinin başlı başına yeterli tazmin oluşturduğuna;
5. (a) Sorumlu Devlet?in, başvuranlara, AİHS?nin 44 § 2. maddesi uyarınca kararın kesinleştiği tarihten itibaren üç ay içinde, mahkeme masrafları olarak toplam 1.000 Euro (bin Euro) artı tabi olabilecek her türlü vergiyi ödeme günündeki kur üzerinden Yeni Türk Lirası?na dönüştürülmek üzere ödemesine;
(b) Yukarıda belirtilen üç aylık sürenin aşılmasından ödeme gününe kadar geçen süre için yukarıdaki miktara Avrupa Merkez Bankası?nın o dönem için geçerli faizinin üç puan fazlasına eşit oranda basit faiz uygulanmasına;
6. Başvuranın adil tazmin talebinin kalanının reddine
KARAR VERİR.
İngilizce olarak hazırlanmış ve Mahkeme İç Tüzüğünün 77 §§ 2 ve 3. maddesi uyarınca 22 Aralık 2005 tarihinde yazılı olarak tebliğ edilmiştir.
Vincent BERGER Bo?tjan M. ZUPANČIČ
Sekreter Başkan
|
|
|
|
|
|
|
Üyelik işlemleri |
|
Hukuk Arama Motoru |
|
Hukuk
Anketi |
|
Reklam
Alanı |
|
|