Banner

MEVZUAT
AVUKATLIK HUKUKU
MAKALELER
HUKUK HABERLERİ
FAYDALI BİLGİLER
İÇTİHATLAR
DİLEKÇE-FORM
ADLİ REHBER
İNSAN HAKLARI
HUKUK SÖZLÜĞÜ
DAVA TÜRLERİ
HUKUKİ BELGELER
 
Reklam Alanı

Host - Sponsor





   Web Sitelerinin Yaratılması Sürecinde Dikkat Edilmesi Gereken Hukuki Noktalar

Web Sitelerinin Yaratılması Sürecinde Dikkat Edilmesi Gereken Hukuki Noktalar
 
Montreal, Mart 2003

Web sitelerinin yaratılması sürecinde web sitesi sahiplerinin dikkat etmesi gereken birçok önemli hukuki nokta vardır. Bunlar, web sitesinin yaratıcısının kim olduğundan, içerikten kimin sorumlu olacağına kadar geniş bir yelpazeye yayılmış durumdadırlar. Web sitesinin yaratılması sürecinde birçok hukuki ilişki içiçe geçer. Çeşitli ve yasalarımızda tanımlanmayan sözleşme tipleri, mecut fikri hukuk ve marka hukukunu zorlayan telif hakları ve marka problemleri, cezai sorumluluklar vs. birer problem olarak web sitesi sahibinin karşısına çıkabilir. Her somut olaya göre değişse de web sitelerinin yaratılması sürecinde web sitesi sahiplerinin dikkat etmeleri gereken bazı kontrol noktaları ortaya konulabilir. Bu çalışmada bir kontrol listesi şeklinde bu noktaların neler olabileceği ele alınacaktır.

1. Sitenin Yaratıcısı Kim?

Web sitesinin yaratılması sürecinde yapılacak bir web sitesi geliştirme sözleşmesinde ilk yer alması gereken husus sitenin yaratıcısının kim olduğudur.

Bu soruyu hukuki bir kalıba döktüğümüzde, web sitesi üzerinde kim eser sahibi olarak kabul edilecektir diye sormamız gerekecektir. Bu soruyu sorduğumuz zaman öncelikli olarak cevaplamamız gereken bir soru ortaya çıkmaktadır; web siteleri eser niteliğine sahip midir?

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu?nun 2. maddesi ?herhangi bir şekilde dil veya yazı ile ifade olunan eserler....? diyerek eser kavramını geniş bir yelpazede tanımlamıştır. Web siteleri bugün çeşitli programlama dillerinde yaratılmaktadır. HTML, ASP gibi diller bunlara örnek olarak verilebilir. 2. maddenin devamında yukarıdaki esere ilişkin ifadenin getirebileceği tartışmalara da son verilerek ?her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları? ilim ve edebiyat eserleri arasında sayılmıştır.

Bir bütün olarak ise web sitesi onu oluşturan unsurlardan oluşan bir derleme eserdir. Bunlar metin, resim, ses gibi çeşitli unsurlardır. Kısacası bir web sitesi, oluşturulduğu programlama dilinden, içinde yer alan öğelere kadar bir bütün olarak eser niteliğindedir.

Web sitelerinin eser niteliğinde olduğunu tespit ettikten sonra eser sahipliğini belirlememiz daha kolay hale gelecektir. Burada çeşitli ihtimaller akla gelebilir;

? Web sitesini bizzat web sitesi sahibi yaratabilir.
? Web sitesini web sitesi sahibinin çalışanı meydana getirebilir.
? Web sitesini 3. şahıs hazırlayabilir.

Birinci ihtimalde eser sahipliğinin belirlenmesi açısından bir problem yoktur. 4630 sayılı yasa ile değişen Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu?nun 1b-a maddesine göre eser; ?Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleridir.? FSEK 1b-b göre ise, eser sahibi eseri meydana getiren gerçek kişiyi ifade eder.

Bern sözleşmesinin 1. maddesinde, ?devletlerin, eser sahiplerinin eserleri üzerindeki hakların korunması için bir araya geldikleri?, Washington Sözleşmesi?nin 1. maddesinde ?....eser sahiplerinin haklarının tanınacağı ve korunacağı....? belirtilmiştir. Görüldüğü gibi uluslararası metinlerin ilk maddelerinde eser sahipliğinden bahsedilmekte ama eser sahiplerinin kimler olacağı açıklanmamaktadır.

Bern sözleşmesinin 15. maddesinde yayımlanmış olan bir eser üzerinde olağan biçimde gösterilen ad sahibinin eser sahibi olarak kabul edileceği belirtilmektedir. Burada ad ile eser sahipliği arasında bir bağ kurulmuştur.

Hukukumuzda bu husus 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu?nun 4630 sayılı yasa ile değişik 8 vd. maddeleri ile düzenlenmiştir. Burada kabul edilen ilke ?bir eserin sahibi onu meydana getirendir.? ilkesidir. Aslında bu ilke yukarıda bahsettiğimiz FSEK m.1b?deki sahibinin hususiyetini taşıma şartının doğal sonucudur.

Bu açıklamalardan da anlaşıldığı gibi web sitesini yaratan kişi ile web sitesi sahibinin aynı olması durumunda eser sahibinin tespiti kolay olacaktır.

Eğer web sitesini yaratan web sitesi sahibinin çalışanı ise durum ne olacaktır?

4630 sayılı yasadan önceki FSEK metninde bu konuyu düzenleyen bir hüküm vardı. Buna göre;

?Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça,memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserlerin mali hak sahipleri bunları çalıştıran veya tayin edenlerdir. Tüzel kişilerin uzuvları hakkında da bu kural uygulanır.?

Bu madde ile çalışanların meydana getirdikleri eserlerin ?mali hakları?nın bu kişileri çalıştıranlara ait olacağı düzenlenmişti. Mali hakların çalıştırana ait olması eser sahibinin de çalıştıran olması anlamına gelmeyeceği için burada eser sahibi yine eseri meydana getiren çalışan olacaktır.

4630 sayılı yasa ile bu madde kaldırılmıştır. Bir eserin sahibinin onu meydana getiren kişi olduğu hiçbir tartışmaya yer vermeyecek biçimde düzenlenmiştir. O halde bugün bir web sitesini yaratanın web sitesi sahibinin çalışanı olması, o kişinin eser sahibi olma sıfatını engellemeyecektir. Ama taraflar yapacakları sözleşme ile bunun aksini her zaman kararlaştırabilirler.

Web sitesi sahibi web sitesinin yaratılması işini 3. kişilere de yaptırabilir. Örneğin web sitesi tasarım işiyle profesyonel olarak uğraşan bir yazılım firmasına veya bir şahsa bu işi yaptırabilir. Bu durumda da bir eserin sahibi onu meydana getirendir ilkesi gereği eser sahibi web sitesini yaratan 3. kişi olacaktır. Tarafların sözleşme ile bunun aksini düzenlemeleri her zaman mümkündür. Bu sözleşmelerde dikkat edilmesi gereken hususları aşağıda belirteceğiz. Burada sadece eser sahipliğinin tespiti ile yetiniyoruz.

2. Site İçeriğine İlişkin Hususlar :

Site içeriğini kimin hazırladığına göre ele alınması gereken bazı konular olacaktır. Burada şu ihtimaller akla gelebilir;

? İçeriği web sitesi sahibinin kendisi hazırlayabilir.
? Web sitesi sahibinin çalışanı hazırlayabilir.
? Web sitesi yaratılma işi kendisine verilen 3. şahıs hazırlayabilir.
? İçerik tamamen başkalarından elde edilerek hazırlanabilir.

İçeriği web sitesi sahibinin kendisi tamamen kendine özgü unsurlarla hazırlamışsa herhangi bir problem ortaya çıkmayacaktır. Ama başkalarına ait unsurları da kullanmışsa bu durumda karşısına telif hakları problemleri çıkabilecektir. Bu durum hem çalışan hem de web sitesi yaratma işini üzerine alan 3. kişi için de geçerlidir.

Başkalarından elde edilecek içerik çok değişik formlarda olabilir. Örneğin yazı, resim, müzik, fotoğraf gibi...Bu durumda site sahibinin bu içeriği kullanmak için içeriğin sahibinden izin alması gereklidir. Bu izin de yapılacak bir telif haklarının devri veya lisans sözleşmesi ile mümkün olacaktır. Yasa bu tür sözleşmelerin geçerli olabilmesi için yazılı şekil şartını aradığından sözleşmenin de yazılı olarak yapılması zorunludur.

Bu sözleşmelerde devredilecek eserler açıkça tanımlanmalıdır. Ayrıca hangi hakların devredildiği de açıkça belirtilmelidir. Bu haklar FSEK açısından manevi haklar ve maddi haklar olarak ikiye ayrılmaktadır. Manevi haklara örnek olarak ?umuma arz selahiyeti?, ?eserde değişiklik yapılmasını menetmek?; maddi haklara ise çoğaltma, yayma hakları örnek verilebilir. İşte ülkemiz hukuku dikkate alınarak yapılacak bir sözleşmede yasanın saydığı haklardan hangilerinin devredildiği açıkça belirtilmelidir. İnternetin söz konusu olduğu bir sözleşmede FSEK m.25?te düzenlenen ?dijital iletim hakkı?nın da yer alacağına dikkat edilmelidir. Maddeye göre:

d) İşaret, Ses ve/veya Görüntü Nakline Yarayan Araçlarla Umuma iletim Hakkı
?Madde 25- (Değişik: 21.2.2001-4630/15) Bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, radyo-televizyon, uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar vasıtasıyla veya dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanması ve yayınlanan eserlerin bu kuruluşların yayınlarından alınarak başka yayın kuruluşları tarafından yeniden yayınlanması suretiyle umuma iletilmesi hakkı münhasıran eser sahibine aittir.
Eser sahibi, eserinin aslı ya da çoğaltılmış nüshalarının telli veya telsiz araçlarla satışı veya diğer biçimlerde umuma dağıtılmasına veya sunulmasına ve gerçek kişilerin seçtikleri yer ve zamanda eserine erişimini sağlamak suretiyle umuma iletimine izin vermek veya yasaklamak hakkına da sahiptir.
Bu madde ile düzenlenen umuma iletim yoluyla eserlerin dağıtım ve sunumu eser sahibinin yayma hakkını ihlal etmez. ?
Maddenin son fıkrasında bu madde ile düzenlenen umuma iletim yoluyla eserlerin dağıtımının ve sunumunun eser sahibinin yayma hakkını ihlal etmeyeceği belirtilerek burada düzenlenen hakkın yayma hakkından farklı olduğu vurgulanmış olmaktadır.
Bu esaslara uyulmaması halinde sözleşme yapıldığı halde ileride problemler ortaya çıkabilir. Örneğin bir fotoğraf sanatçısının fotoğraflarını web sitesinin içeriğine koymak isteyen web sitesi sahibi bu fotoğrafların kullanıcılar tarafından indirilmesine izin vermek veya CD üzerine yükleyerek yaymak veya resimler üzerinde değişiklik yapılmasına imkan veren bir sistem kurmak istiyorsa bu isteklerini de açıkça sözleşmeye geçirmelidir. Aksi halde eser sahibinin eserinin yayma hakkının veya eser üzerinde değişiklik yapma hakkının web sitesi sahibi tarafından ihlal edildiğini iddia etmesi durumunda, sadece web sitesi içeriğine dahil edilmesine izin verilen sözleşme hükümleri, bu iznin yukarıdaki gibi örnek durumlar için genişletilerek yorumlanmasına imkan vermeyecektir. Bu sebeple bu tür sözleşmeler bir hukukçunun yardımıyla ve ayrıntılı bir şekilde hazırlanmalıdır.

Burada hak sahibinden haklar devralınırken aranması gereken bir husus da, hakkını devredenin bu hakka sahip olduğunu hakkı devralan web sitesi sahibine garanti etmesi ve gerektiğinde de ispat etmesidir. Bu sebeple web sitesi sahibi sözleşme aşamasında eser sahibinden bu konuya ilişkin belgeler isteyebilir, bu konuya ilişkin bir garantiyi ve bu garantiye uymamanın sonuçlarını sözleşmeye geçirtebilir. Örneğin bir müzik eserinin daha sonradan sahibinin başkası olduğu anlaşılırsa ve bu sebeple eserin bu asıl sahibi web sitesi sahibi aleyhine haklarının ihlal edildiği iddiasında bulunursa web sitesi sahibi hakkı devredenin verdiği garanti kapsamında o kişiye rücu edebilmelidir. Beklenmedik telif hakları iddiaları ile karşılaşmamak için web sitesi sahiplerinin bu hususta da dikkatli olmalkarı gerekmektedir.

Web sitesi sahiplerinin çok dikkat etmeleri gereken bir konu da kullanıcılar tarafından web sitesinin içeriğine lisanssız materyallerin kopyalanıp kopyalanmadığıdır. Bazı web siteleri, kullanıcılarının çeşitli materyalleri örneğin lisanslı olarak kullanılması gereken çeşitli bilgisayar programlarını web sitesinin içeriğine dahil etmelerine imkan verir. Bu sebeple web sitesi sahibi yaptırımları ağır olan bu tür bir ihlale yer vermemek için web sitesini sürekli kontrol etmelidir. Ayrıca web sitesinin yapımı aşamasında web sitesini yaratan kişinin lisanssız yazılımlar kullanıp kullanmadığını da kontrol etmelidir. Hatta hangi yazılımların web sitesi içeriğine dahil edileceğini ve bunların lisans durumlarını açıkça sözleşmeye geçirtmelidir.

Web sitesi sahiplerinin dikkat etmesi gereken bir husus da web sitelerini telif hakları veya marka ihlallerine karşı nasıl koruyabilecekleridir. Öncelikle web sitesi sahibi, sitesinin uygun yerlerine ?copyright? uyarılarını koymalıdır. Bu uyarılarda sitenin hangi eylemler için ve ne dereceye kadar kopyalanmasına izin verildiği açıkça belirtilmelidir. Örneğin site içeriğindeki makaleler kopyalanabilir, müzik eserleri kopyalanamaz veya offline browser (çevrimdışı tarayıcı ) kullanımı yasaktır, kaynak kodlarındaki ASP veya JAVA kodları kullanılamaz, biçime ilişkin HTML kodlarının kullanımı serbesttir gibi uyarılar herkesin görebileceği ve anlayabileceği şekilde web sitesine koyulmalıdır.

4630 sayılı yasa ile değişik FESK m.13?te şöyle bir hüküm yer almaktadır;

?Sinema ve müzik eseri sahipleri ve yapımcılar, hak ihdas etmek amacı taşımaksızın, sahip oldukları mali ve manevi hakların ihlal edilmemesi, sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlanması ve mali haklara ilişkin yararlanma yetkilerinin takip edilmesi maksadıyla eserlerin kayıt ve tescilini yaptırırlar. Aynı maksatla, diğer eser gruplarında da eser sahibinin talebi üzerine, eserler ve mali haklara ilişkin yararlanma yetkileri kayıt altına alınabilir. Kayıt ve tescil usul ve esasları Kültür Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.?

Yasa bu hükmü ile sinema ve müzik eserleri sahipleri dışındaki eser sahiplerinin de kayıt ve tescilini yapabileceklerini belirtmektedir. Bakanlık tarafından hazırlanacak yönetmelikten sonra artık web sitesi sahipleri de kayıt ve tescil sisteminin getireceği korumadan yararlanacaklardır.

Web sitesi sahibi sunduğu hizmetle ilgili hizmet markası veya ticaret markası da alabilir. Bu durumda markasına tecavüz halinde Markalar Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Hükümlerinin korumasından da faydalanabilecektir. Örneğin site sahibi web sitesi aracılığıyla bir eğitim hizmeti sunuyorsa ve bununla ilgili bir markası varsa başka bir web sitesinde markasının kullanılması halinde mahkemeden bu web sitesinde markasının kullanılmasının men?ini isteyebilecektir.

İçerik link yoluyla da sağlanabilir. Bir problem çıkmaması için link verilen web sitesi veya eser sahibinden izin alınması yerinde bir davranış olur. Eğer çerçeveleme (framing ) yoluyla içerik getiriliyorsa burada da aynı şekilde çerçevelenen web sitesi veya eser sahibinden izin alınması gerekir. Framingde dikkat edilmesi gereken nokta çerçevelenen sayfanın kaynağının yanıltıcı olmamasııdır. Yani kullanıcının tarayıcısının adres satırında çerçevelenen sayfanın adresi görünmelidir.

İçerik ile ilgili bir diğer mesele ise görünmeyen unsurlardan olan ?metatag?larla ilgilidir. Metataglar web sitesinin arama motorlarında bulunmasını sağlayan unsurlardır. Ticari açıdan metataglar bir web sitesinin itici güçlerindendir ve iyi bir pazarlama stratejisi olarak kullanılabilir. Burada web sitesi sahibi metataglerin, gerek kendisi hazırlarken gerekse başkalarına hazırlatırken başkalarının tescilli markası, ismi, ticari ünvanı gibi ayırd edici ad ve işaretlerine tecavüz etmemesine dikkat etmelidir. Örneğin web sitesi sahibi, sitesinde zayıflama ürünlerinin reklamını yapmak, bu ürünü arama motorlarında üst sıralara çıkarmak için ünlü bir markayı metataglerinde kullanırsa, markası kullanılan tarafın markasının seyreltildiği ve tüketicinin kafasında karışıklık yaratıldığı için marka hakkına tecavüz edildiği şeklindeki iddialarına maruz kalabilecektir.
Dikkat edilmesi gereken bir başka husus web sitesinde yayınlanacak reklamların reklam mevzuatını ihlal etmemesidir. Bu sebeple reklam sözleşmeleri yapılırken reklam mevzuatına aykırı hususların olup olmadığı bir hukukçunun yardımıyla değerlendirilmelidir. Örneğin internet üzerinden bahis oyunları oynatmak isteyen web sitesi sahibi bunun reklamını internet üzerinden yapabilecek midir? Kumar oyunlarına ilişkin reklamların radyo ve televizyon gibi kitle iletişim araçlarında yapılamayacağına ilişkin açık düzenlemeler varken internet için böyle açık bir düzenleme bulunmamaktadır. Örneğin Radyo ve Televizyon Kuruluşları Reklam Yayın İlkeleri ve Usulleri İle Reklam Gelirleri Üst Kurul Paylarının Ödenmesi Hakkındaki Yönetmelik Madde 13/e?ye göre kumar ve benzeri yerleri işletenlerin verdikleri hizmetlerin reklamı yapılamaz. Ama bu düzenleme radyo ve televizyon yayınlarına ilişkindir. Bu sebeple ileride kompleks sorunlar doğurabilecek hukukun bu alanında da daha baştan gerekli tedbirleri almak en doğru hareket tarzı olacaktır.

Web sitesinden sunulacak hususlar ile ilgili olarak vergi hukuku ile ilgili problemler de ortaya çıkabilir. Web sitesi sahibinin web sitesi ile neyi amaçladığına göre kendisiyle vergi mevzuatı arasında ilişki kurulabilecektir. Bugün elektronik ticarette vergilendirilen hususlara örnek olarak şunlar verilebilir;

? Dijital ürünlerin indirilmesi,
? Dijital ürünlerin güncellenmesi,
? Dijital ürünlerin kullanımı,
? Hosting hizmetleri,
? Veri depolama hizmetleri,
? İnternet üzerinden teknik destek hizmeti,
? Reklam verme,
? Danışmanlık hizmetleri,
? Ücretli web sitesi üyeliği,
? Ücretli ses, müzik ve görüntü yayını,
? İnternet üzerinden gerçekleştirilen ihaleler, açık arttırmalar

Eğer web sitesi sahibi bu gibi hizmetleri web sitesinden sunacaksa vergi mükellefi olarak kendisinden vergi tahsil edilebilecektir. Buradaki önemli husus web sitesi sahibinin hangi ülke hukukuna tabi olacağıdır. Buna göre tabi olacağı vergi hukuku mevzuatı kendisine uygulanacaktır. Hatta sunduğu hizmetler sebebiyle çifte vergilendirmeye dahi tabi olabilecektir. Bu gibi kompleks hususların da hem hukuki açıdan hem de sermaye ve risk yönetimi açısından konunun uzmanları ile birlikte incelenmesi gereklidir. Aksi halde vergi hukukunu ihlal sebebiyle ağır yaptırımlarla karşılaşılabilir.

3. Site Yönetimi :

Site yönetimi ile ilgili olarak öncelikli olarak hazırlanması gerekenler kullanım koşulları ve gizlilik ilkeleridir. Bunların içine birçok unsur girebilir. Örneğin site kullanılırken site içeriğine telif haklarını ihlal eden içerik eklemenin veya yasalarca suç sayılmış içerik eklemenin yasak olduğu; bu gibi bir durumun tespiti halinde kullanıcı bilgilerinin ilgili makamlara sunulacağının açıkça belirtilmesi gibi. Yine site içeriğinde cookie kullanıldığının kullanıcıya bildirilmesi, bunların niçin kullanıldığının ve ne kadar zaman için kullanılacağının belirtilmesi ve kullanıcının bunları kabul edip etmemesini sağlamak için gerekli teknik düzenlemenin yapılması gibi hususlar da gizlilik ilkelerine örnek olarak verilebilir. Burada önemli olan husus bu koşulların açık, yanıltıcı veya yanlış anlamlara gelebilecek şekilde yazılmaması ve kullanıcının bu koşulları kabul edip etmemesini seçebileceği bir teknik düzenlemenin yapılmasıdır. Uygulamada bu husus bu açıklamaların yer aldığı sayfanın altında ?kabul ediyorum? veya ?kabul etmiyorum? yazan butonların tıklanması ile sağlanmaktadır. Kanımca sadece bunların yazılması ve web sitesini kullanma halinde bu koşulların kabul edilmiş sayılacağı şeklindeki uygulama yanlıştır. Kullanıcının iradesinin ne olduğu bilinmeli ve bu irade belirtmeye ilişkin kayıtlar da her zaman güncel olarak tutulmalıdır.

Kullanım koşulları ve gizlilik ilkelerinden başka ayrı olarak incelenmesi gereken konu ise çocukların korunması ile ilgilidir. Bu konunun genel kullanım koşullarından ayrı olarak düzenlenmesi ve site içeriğinde çocukların bedensel ve zihinsel gelişimlerini olumsuz etkileyebilecek içerik varsa bunların açıkça belirtilmesi ve ebeveynlerin uyarılması gerekmektedir. Ama sadece uyarıyla yetinmek hukuk açısından eksik olacaktır. Bugün ABD ve Kanada gibi ülkelerde birçok web sitesi çocukların online korunması kapsamında ebeveynler ile ?ebeveyn izin? sözleşmeleri yapmaktadırlar. Bu izin sözleşmesi de yine yukarıda belirttiğimiz şekilde yaygın deyimiyle ?click-wrap? sözleşmeler şeklinde yapılmalıdır. Bu kadarının abartılı olduğunu düşünenler olabilir ama internetin sunduğu imkanlar karşısında henüz bedensel ve ruhsal olgunluğunu tamamlamamış olan çocukların suiistimallere çok açık oldukları ve bu sebeple çok kötü durumların yaşandığı göz önüne alındığında hem ebeveyn sorumluluğu hem de web sitesi sahiplerinin sorumluluğu açısından hukukun önüne gelebilecek problemlerin minimuma indirilmesi açısından bu düzenlemeler gereklidir.

Sitenin yönetiminden kimin sorumlu olacağına dair bir düzenleme de öngörülebilir. Örneğin gazetelerdekine benzer bir şekilde editör denetimi getirilebilir. Bu kişinin yetki ve sorumluluklarının da açıkça belirlenmesi gerekir. Bugün uygulamada en çok rastlanan husus ise sitenin ana yöneticisinin yanında site moderatörü denilen kişilerin siteyi denetlemeleridir. Ama neredeyse hiçbir sitede bu kişilerin yetkileri ve sorumluluklarına ilişkin veya herhangi bir yasalara aykırı husus durumunda bu kişilere başvurunun yöntemi ve prosedürüne ilişkin kurallar bulunmamaktadır. Bunların açıkça belirtilmesi ve web sitesi kullanıcılarının bunlara ulaşması sağlanmalıdır.

Eğer web sitesinde sohbet odaları, forumlar veya mesaj panoları olacaksa bunların kullanımına ilişkin kuralların da hazırlanması ve kullanıcılara sunulması gerekmektedir. Örneğin uygulamada sohbet odalarında IRCop?lar sohbet odalarında düzeni sağlamaya çalışmaktadırlar. Ama bunların hukuki statüsü yetki veya sorumlulukları belli değildir. Bu kişilerin yetki ve sorumlulukları teknik olarak belirlenmektedir. Yani kullanma hakkına sahip oldukları komutlara göre bu kişilerin yetki dereceleri belirlenmektedir. Uyguladıkları kurallar ise kullanıcılar arasında çıkarılmış bulunan ve ?netiket? adı verilen kurallardır. Bunlar ise hukuki ilişkileri düzenlemekten uzaktırlar. Aralarındaki bazı kuralların örf ve adet kuralı niteliğinde olduğu kabul edilip hüküm bulunmayan hallerde uyuşmazlıkların çözümünde uygulansa bile bu kuralların genelde hukuki dayanaktan yoksun oldukları açıktır. Kanada Ontario?da bir mahkeme spam göndermenin ?netiket?e aykırı olduğuna karar verip spam gönderen kişiyi para cezasına mahkum etmiştir. Ama bu kuralların hukukun ihtiyaçlarını karşılayamayacağı açıktır. Bu sebeple IRCop larının ve adı ne olursa olsun diğer denetleme pozisyonundaki kişilerin yetki ve sorumluluklarının açıkça belirtilmesi gereklidir.

Eğer site bir ortaklık anlaşması ile yönetilecekse bu durumda yukarıdan beri belirttiğimiz tüm sözleşmeler ve dikkate alınması gereken husular bu ortaklık ilişkisinde de dikkate alınmak gerekecektir. Burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir nokta ise bu ortaklığın rekabet hukuku kurallarını dolanmak için bir araç olarak kullanılmamasıdır.Örneğin piyasadaki rakipler fiyatları yükseltmek için yapacakları bilgi anlaşmalarını gizlemek için web sitesini paravan olarak kullanabilirler. Bu yüzden bu tür ortaklıkların kurulmak istenmesi durumunda hem bu ortaklığa katılacak kişilerin hem de bu kişilerin yasal danışmanlarının bu ortaklığın rekabet hukuku kurallarını ihlal edip etmeyeceğini çok dikkatli şekilde analiz etmeleri gerekecektir.

Ele alınması gereken son bir husus ise sigorta hukuku ile ilgilidir. Web sitesi sahibi birçok alanda risk altındadır. Bunlara örnek olarak telif hakkı ihlalleri, kullanıcının sistemine web sitesinden virüs bulaşması, kişisel bilgilerin üçüncü şahıslarca ele geçirilmesi, hizmetin sunulamaması, kişilik haklarına saldırı gibi sebeplerden dolayı web sitesi sahipleri sigorta güvencesine gereksinim duyabilirler. Bu sebeple web sitesi sahibi tüm bu risklere karşı, sitesinin tüm özelliklerini de dikkate alarak bir internet sorumluluk sigortası yaptırabilir. Bu sayede karşı karşıya kalabileceği risklerin maddi yüklerinden bir ölçüde kendini koruyabilir.

SONUÇ :

Bu yazdıklarımız web sitelerinin yaratılması sürecinde web sitesi sahibinin dikkat etmesi gereken ana noktalardır. Bu noktalara web sitesinin fonksiyonuna, tarafların iradesine göre her zaman yenileri eklenebilir. Biz sadece genel bir çerçeve vermeye çalıştık. Gerçekten de internete ilişkin spesifik yasaların olmaması web sitesi sahiplerini bütünüyle hukuk dışında bırakmayacaktır. Sonuçta internet üzerinden gerçekleştirilen birçok işlem ve eylem sanal olmaktan çıkıp gerçek hayata uygulanmaktadır. Amatör heveslerle web sitesi işletenler olduğu gibi çok büyük miktarlarda sermaye yatırarak web sitesi işletenler de vardır. Bunların riskleri ve sorumlulukları eşit derecede olmasa bu durum hukuk kurallarının onlara uygulanmasında bir farklılığa yol açmayacaktır. Bu sebeple web sitesi sahipleri attıkları her adımda teknik danışmanları kadar yasal danışmanlarının da fikirlerini almalıdırılar. Yapılacak bir hata, atlanacak bir nokta birçok maddi ve manevi kayba yol açabilir. Bu yüzden henüz problemler ortaya çıkmadan ihtiyaçlar ve öngörüler doğrultusunda gerekli hazırlıklar yapılmalıdır.

Av.Ali Osman Özdilek
Montreal,10.03.2003



Kaynaklar:

1. Özdilek Ali Osman, İnternet ve Hukuk, Papatya Yayıncılık 2002
2. Kubilay Huriye, İnternet Sorumluluk Sigortası
3. Sevinç Eser, Dijital Ürün ve Hizmetlerin Vergilendirilmesi


  Av.Ali Osman ÖZDİLEK

SIK SORULANLAR
BİLGİ EDİNME
TÜKETİCİ KÖŞESİ
ÜCRETSİZ AVUKATLIK
HUKUK EĞİTİMİ
 
Üyelik işlemleri
 
K.Adı
Parola
            
      Şifremi Unuttum
      Üye Ol
Hukuk Arama Motoru
Hukuk Anketi
Reklam Alanı







Zirve100