Alım satım işleminin satıcının işyerinde ya da bu amaçla kullandığı mekanlarda yapılması esastır. Bu yerlerin dışında, müşterinin evine veya işyerine giderek ya da sokak ortasında ve önceden görüşme yapılmaksızın yapılan satışlar, ?kapıdan satış? olarak isimlendirilmektedir. Satış elemanlarının çeşitli araçlarla veya yaya olarak dolaştıkları ?evden eve satış? yöntemi veya müşterilerin herhangi bir mağaza veya dükkan ziyaret etmeden satın alma işlevini gerçekleştirdikleri bir alışveriş şekli olarak ?dükkansız (mağazasız) satış? olarak da nitelendirilmektedir. Bu satış şeklinde mallar genellikle toptancı veya benzeri bir aracıdan geçmediği için ve bir satış elemanı ile tüketiciler arasında doğrudan ve kişisel olarak yüzyüze görüşüldüğü için ?doğrudan satış?da denilmektedir.
Kapıdan satışlar, edimlerin ifa zamanı ve şekline göre çeşitli kısımlara ayırabilir. Bu ayrım uygulanacak hükümlerin tespiti bakımından önemlidir. Kapıdan satış sözleşmesinde, satıcının asli edimi, satılan malı teslim veya hizmeti ifa borcu; tüketicinin edimi ise bedeli ödeme borcudur. Tarafların asli edimlerinin ifa zamanı ve tarzı, kapıdan satışın peşin, veresiye, taksitle ve ön ödemeli olmasına yol açmaktadır.
Sözleşme görüşmelerine göre kapıdan satışların ayırımı da, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan ?Kapıdan Satışlara İlişkin Uygulama Usul ve Esaslarına Dair Tebliğ?de şu şekilde yapılmaktadır
(m.2):
a. Olağan kapıdan satışlar,
b. Toplantılı (grup) kapıdan satışlar,
c. Katalogdan seçim yoluyla sonuçlandırılan kapıdan satışlar,
d. Mesafeli kapıdan satışlar.
Kapıdan satış sözleşmesinin unsurları şöyle ifade edilebilir :
1. Tüketicinin belirli bir bedeli aşan bir sözleşme yapmaya ilişkin irade açıklaması,
2. İcabın işyeri, fuar, panayır gibi satış mekanları dışında bir yerde yapılmış olması,
3. Tüketicinin kabul iradesini açıklamasıyla icabın yapıldığı yer arasında illiyet bağının olması.
Doğrudan (mağazasız) satış, özellikle demo (gösterme, sergileme) isteyen ürünlerde kullanılır. İşletmeler ayakta kalabilmek, yani varlıklarını sürdürebilmek için ürettikleri mal ve hizmetleri satmak, yani müşteri elde etmek zorundadırlar. Firmaların bu pazar paylarını arttırma kavgaları bir başka deyişle müşteri kapma politikaları ?yerinde ticaret? olarak adlandırılabilecek yöntemlerin gelişmesine neden olmuştur .
Doğrudan satışın, ?kapıdan kapıya satış? ve ?ev partisi satışları? olmak üzere başlıca iki türü bulunmaktadır .?Doğrudan pazarlama? veya ?zorlayıcı satış? olarak da nitelendirilen bu tür satışların, gelişmiş Batı ülkelerinde bütünüyle yasaklanması yoluna gidilmektedir.Bu satış yönteminde, alıcılar çoğunlukla önceden haberleri olmaksızın ve hazırlıksız olarak mal ve hizmet icaplarıyla karşılaşmakta, uzman pazarlamacılar ve onların usta satış teknikleri ile karşı karşıya kalmakta ve yine kendilerine sunulan mal ve hizmetlerin gerçekten ihtiyaçlarına uygun olup olmadığını o anda ve tam olarak bilememekte, fiyat ve kalite karşılaştırması yapamamaktadırlar.
Özellikle piyasaya yeni sürülen bir ürünün pazarlaması bakımından tüketici-alıcıların ikna edilmesi daha da kolay olmaktadır. Ayrıca, yanıltıcı bilgi ve beyanlar, tatlı ısrar ve üstelemeler karşısında, karar verme özgürlükleri kısıtlanan tüketiciler, acele ile mal ve hizmet satın almaya yönelebilmektedirler. Böylece tüketiciler, hiç düşünmedikleri bir anda ve hiç ihtiyaçları olmayan bir ürünü dahi satın alabilmektedirler.
Ülkemizde kapı kapı dolaşarak değişik türde ürün pazarlayan yetkili-yetkisiz kişilerce, ev kadınlarının, yaşlı kimselerin ve genel olarak bilinçsiz tüketici kitlenin aldatılması olaylarına sıkça rastlanmaktadır.
Bu kötü niyetli pazarlamacılara karşı bilinçsiz tüketicileri korumak üzere Kanunda ayrıntılı düzenlemeler kabul edilmiştir.
8. maddeye göre kapıdan satışlar, işyeri, fuar ve panayır gibi satış mekanları dışında, önceden mutabakat olmaksızın yapılan ve değeri 21.500.000,-TL (1 milyon TL)?yi aşan tecrübe ve muayene koşullu satışlardır. Fakat eğer bir mal veya hizmeti işyeri dışında satışa sunma, ticari teamül ya da örf ve adet gereği ise, bu tür satışlara 8. madde uygulanmaz . Ayrıca kapıdan satışları tanımlayan/belirleyen bu parasal sınırın her yıl değişebileceği ve yeniden belirleneceği kabul edilmiştir (m.8/son).
Bu tür kapıdan satışlarda, tüketici, 7 gün içinde hiçbir gerekçe göstermeden malı iade hakkına sahiptir. Kapıdan satışlarda tüketiciye tanınan bu ?gerekçesiz iade hakkı? çok önemli bir haktır. Ancak 7 günlük sürenin geçirilmemesine özellikle dikkat edilmesi gerekir. Fakat bilinmelidir ki, 7 günlük sürenin geçirilmesi, sadece bu gerekçesiz iade hakkını sona erdirir, yoksa tüketicinin yararlanabileceği diğer haklara zarar vermez. Malın tesliminden itibaren 7 gün içinde tüketicinin cayma hakkını kullanması durumunda; satıcı, cayma beyanının kendisine bildirildiği ya da malın bizzat teslim edildiği tarihten itibaren 10 gün içinde almış olduğu bedeli, kıymetli evrakı (taksit senedi) ve tüketiciyi bu hukuki işlemden dolayı borç altına sokan her türlü belgeyi tüketiciye iade etmek ve 20 gün içinde de malı geri almakla yükümlüdür.
Burada önemli bir ayrıntı, tüketicinin kapıdan aldığı malı 7 gün içinde iade etmek istemesi durumunda, bu sözleşmeden (satıştan) vazgeçme/cayma beyanını, yazılı olarak, noter kanalıyla veya iadeli taahhütlü mektupla yapmasıdır. Beyanın bu şekilde yapılmaması, cayma hakkının süresinde (7 gün içinde) kullanılıp kullanılmadığı tartışmasında tüketicinin ispat güçlüğü ile karşılaşmasına yol açabilir. Yoksa cayma hakkının sona ermesine yol açmaz.
Tüketicinin kapısına kadar gelen bir satıcıdan satın aldığı malı, 7 gün içinde iade etmek isterse, malı teslim anındaki şekliyle iade etmesi gerekir. Eğer bu arada mal kullanılmış ve bu nedenle ticari değerinde bir kayıp ve azalma meydana gelmişse, tüketici bu azalmayı karşılamak zorundadır. Aynı şekilde mal veya hizmetin iadesi imkansızlaşmış veya iade amaca aykırı bir hale gelmişse, tüketici bu mal veya hizmetten sağladığı fayda kadar bir bedeli satıcıya ödmekle yükümlüdür.Bu noktada akla şöyle bir soru takılabilir.
Acaba bilinçsiz tüketiciler, kapıdan satışlarda ne tür haklara sahip olduklarını önceden bilemeyecekleri için, bu hakları kullanma imkanından fiilen yoksun kalmış olmuyorlar mı? Hayır, olmuyorlar. Zira Kanun, tüketici bilincinin yetersizliğini de dikkate alarak, kapıdan satış yönetimini kullanan satıcıların satış esnasında tüketiciyi uyarması/aydınlatması ve haklarını ona hatırlatması zorunluluğu getiriyor.
Bu aydınlatma/bilgilendirme yükümlülüğü, 9. maddede şöyle açıklanmaktadır: Kapıdan satışlarda satıcı, hazırladığı sözleşme, fatura veya tesellüm makbuzu ile birlikte en az 12 punto ve siyah koyu harflerle yazılmış bir ?tüketici bilgilendirme belgesi?ni imza karşılığı tüketiciye vermelidir. Bu bilgilendirme metninde şu bilgiler yer almalıdır:?Tüketicinin hiçbir hukuki ve cezai sorumlulu üstlenmeksizin ve hiçbir gerekçe göstermeksizin 7 gün içinde malı reddederek alım satım işleminden cayma hakkının var olduğunu ve cayma ihbarının satıcıya bildirim tarihinden itibaren 10 gün içinde de tüketicinin vermiş olduğu bedelin, kıymetli evrakın ve tüketiciyi bu hukuki işlemden dolayı borç altına sokan her türlü belgenin satıcı tarafından iade edileceğini...?. Bu bilgileri içeren bir metni satıcı, ?sahip olduğu hakların kendisine anlatıldığını, bilgilendirme belgesinin kendisine teslim edilip, satıcının açık adresinin bildirilmiş olduğunu? beyan eden ve tüketici tarafından da imzalanan bir tutanak karşılığında tüketiciye vermelidir. Kapıdan satışlar dolayısıyla, ileride taraflar arasında doğabilecek uyuşmazlıklarda, bu bilgilendirme belgesinin yasal muhtevasına ve usulüne uygun şekilde imza karşılığı tüketiciye teslim edildiğine ilişkin bu tutanağın satıcı tarafından mahkemeye ibraz edilmesi zorunluluğu vardır. Satıcının bu belgeyi mahkemeye ibraz etmemesi veya edememesi, bu konudaki yasal yükümlülüklerini yerine getirmediği anlamına gelmektedir (m.9/son).Eğer satıcı, haklarının neler olduğu konusunda tüketiciye bir açıklama yapmamış veya vu içeriğe sahip belgeyi tüketiciye vermemiş ise, yani yasal yükümlülüğünü yerine getirmemiş ise, yedi günlük cayma süresi işlemeye başlamayacaktır. Bu durumda tüketici, yedi günlük süreye bağlı olmaksızın kural olarak her zaman sözleşmeden dönebilecektir.
Yrd.Doç.Dr. Yahya DERYAL
KTÜ-İİBF Ticaret Hukuku Öğretim Üyesi, Trabzon
|